Ana Sayfa / Hakkımızda / Bültenler / Bağırsaklardan Beyine: İnflamasyon-Depresyon Bağlantısı
Kurumsal

Bağırsaklardan Beyine: İnflamasyon-Depresyon Bağlantısı

Bağırsaklardan Beyine: İnflamasyon-Depresyon Bağlantısı

Psikiyatride son yıllarda bağışıklık sistemi ve depresyon ilişkisi, inflamasyonun depresyondaki rolü mercek altına alınıyor. Bilindiği gibi bağışıklık sistemimizin büyük bölümü sindirim kanalında yer alır. Bağırsak ve beyin arasındaki etkileşim karmaşık ve derin bir ilişkidir.  Yorgunluk, zihin bulanıklığı, isteksizlik, keyifsizlik gibi semptomlar yaşadığımızda çoğunlukla doktorlar bu şikayetlerin depresyona bağlı olduğunu düşünürler. Sonuç ise genellikle hastaya bir antidepresan verilmesidir. Anksiyete (endişe hali), stres ve huzursuzluğun sindirim sistemi üzerindeki etkileri eskiden beri iyi bilinmektedir. Şimdi bu ilişkinin iki yönlü olduğunu öğreniyoruz. Yani beynin bağırsakları etkileyebildiği gibi bağırsaklar da beyni etkiliyor. Vagus siniri sindirim kanalından beyine bilgi akışı sağlayan esas otoyol olabilir. İnflamasyon belirteçleri de bu otoyolda ilerleyen araçlara benzetilebilir. Nitekim deney hayvanları normalde depresif semptomlara neden olan bağırsak toksinlerine maruz bırakıldıklarında vagus sinirinin kesilmesi, onları bu toksinlerin etkilerinden koruyor. Başka bir deyişle bağırsaklardaki toksik duruma ilişkin sinyaller beyine ulaşmadığından, hayvanlarda depresif semptomlar gelişmiyor. Kendimize dönecek olursak bağırsaklarda oluşan kronik enflamasyonun, kronik hastalıkların altında yatan bu sebebin nasıl ve niçin başladığını, ve tabii ki nasıl önlenebileceğini çözersek hep bir beyin hastalığı gibi görünen depresyonun çözülmesinde önemli bir adım atabiliriz.

İnflamasyon Nasıl Başlar?

İnflamasyon modern yaşam ve beslenme tarzı başta olmak üzere birçok faktörden kaynaklanabilir:
• Şeker: Şekerler özellikle sükroz formunda, insülin hormonu düzeylerinin fırlamasına neden olur ve inflamatuar sitokinlerin salınmasını tetikler. Şekerden oluşan ileri glikasyon ürünleri (AGE; Advanced Glycation Endproducts) proteinlere bağlanarak hücre ve mitokondri zarlarını oluşturan lipitlerin oksitlenmesine yol açar. Lipitlerin oksidasyonu zarların yapı ve işlevlerinde bozulmaya neden olur.

• Kimyasal maddeler: Pestisitler, endüstriyel atıklardan kaynaklanan çevre kirliliği, hormon etkisi yapan plastikler, alevlenmeyi önleyen maddeler ve kozmetiklere eklenen maddelerin tümü bağışıklık sistemimizi belirli ölçülerde uyarırlar, hücre düzeyinde özellikle tiroid gibi hassas dokularda optimal enerji üretiminde bozulmaya neden olurlar.

• Patojenler: Yukarıda söz edilen böcek öldürücüler, zararlı otları yok etmek için kullanılan herbisitler, gluten içeren tahıllar (buğday, arpa, çavdar gibi) ve genetiği değiştirilmiş gıdalar bağırsak geçirgenliğini değiştirirler, bağırsaklarda yaşayan mikroorganizmaların (intestinal flora) türlerinde değişikliğe neden olurlar, maya ve mantarlar gibi hastalık etkeni (patojenik) mikroorganizmaların çoğalmasını teşvik ederler. Bu da bağışıklık sistemimizin sürekli bir alarm halinde kalmasına neden olur.

• Stres: Bu geniş kavram hormonlar ve inflamasyon arasındaki nihai halkayı temsil eder. Çünkü stres, psikolojik ya da fizyolojik olsun kortizol salınmasını tetikler. Kortizol kan şekerini harekete geçiren  stres hormonudur. Vücudumuzun bizi kovalayan bir kaplandan sürekli kaçarcasına tepki vermesine yol açar. Kortizol aynı zamanda sistemik bir bağışıklık baskılayıcısıdır. Bağırsak mukozasının önemli bir koruyucsu olan sekretuar IgA düzeylerinin azalmasına neden olur.

Kortizol ve insülin  kardeş gibidir. Yüksek kortizol insülin direncine katkıda bulunur. Bir kimsede insülin direnci varsa yüksek insülin ve yüksek şeker düzeyine rağmen hücreler aç kalır. İnsülin yağ depolarını korur. Lipolizi yani yağların yakılmasını engeller. Yağ hücreleri kendi inflamasyon sinyallerini vermelerine ek olarak testosteronu estradiole aromatize ederek estrojen baskınlığına katkıda bulunurlar. Yağ hücreleri DHEA ve androjenleri artırarak bu sürece yakıt sağlar (akne, tüylenme, sinirlilik). Kortizol ayrıca tiroid hormonunun aktif hormona dönüşmesini engelleyerek laboratuar değerleri normal görünse bile hipotirodizm durumuna yol açar.

İnflamasyon ne yapar?

İnflamasyon, bir kez aktive olduğunda, kendi kendini devam ettiren bir olaydır. İnflamatuar sitokinler bütün vücutta dolaşarak dokularda ve spesifik olarak mitokondrilerin kırılgan yapısında oksidatif strese neden olurlar. Beyinde inflamasyon varsa triptofan amino asidinden serotonin ve melatonin yerine anksiyeteyi uyaran kinolinatlar sentezlenmektedir. Bunlar “depresif” semptomlarla örtüşen “hastalık sendromu” adı verilen bir semptomlar topluluğu ortaya çıkarır: uyuşukluk, uyku bozukluğu, sosyal aktivitede azalma, libido azalması, iştahsızlık ve hayattan zevk almama inflamatuar belirteçleri (CRP gibi) yükselmiş olan hastalarda rastlanan semptomlardır. Bu hastalardaki depresif semptomlar antidepresanlardan ziyade anti-inflamatuarlara yanıt vermektedir. Ayrıca anti-depresanların anti-inflamatuar mekanizmalarla depresyonda etkili olduklarına dair görüşler vardır.

Nasıl tedavi edilmeli?

Depresyon gibi kronik hastalıklara yeni yaklaşım, bunların bir uyum bozukluğu durumunu yansıtan karmaşık ve non-spesifik semptomlar topluluğu olarak görülmesidir. Kişinin genetik yapısını ve serotonin düşüklüğünü suçlamak yerine depresyonda bağırsak kaynaklı kortizol disfonksiyonuna bağlı sağlıksız bir inflamatuar denge bozukluğunun varlığı her zaman akılda tutulmalıdır. Bağırsak sağlığı ile beyin arasındaki bağlantı bilindiğinde depresif hastalık tablolarının tedavisinde bu bağlantıyı düzelten ve onaran yaklaşımların faydası görülecektir:

• Egzersiz: Yüksek yoğunluklu kısa egzersizler kalp damar sağlığı, özellikle mitokondri sağlığı açısından en yararlı egzersiz tipidir çünkü 30 saniyelik maksimum yoğunluğu takiben 90 saniyelik bir toparlanma dönemi vücuda yararlı özel bir stres durumu oluşturmaktadır. Haftada üç defa sekizer kez bu tip burst egzersizlerin yapılması önerilir.

• Meditasyon: Gevşemenin sinir sistemi üzerinde sayısız yararı vardır. Yirmi dakikalık bir meditasyon seansı yeterli olabilir. Meditasyon sırasında anti-inflamatuar genlerin ekspresyonu artarken inflamatuar genlerin baskılandığı gösterilmiştir.

• Beslenme: Kan şekerinde dalgalanma yaratmayan bir diyet uygulanarak rafine karbonhidrat ve tahıllar beslenmeden çıkarılmalı, doğal yağ alımı artırılmalı, vücudun yağları tekrar yakıt olarak kullanmayı öğrenmesi sağlanmalıdır. Yağ metabolizmasının ürünleri olan ketonlar beynimizin tercih ettiği yakıtlardır.

• Stratejik destek: Poliansatüre yağlar (çuha çiçeği yağı ve balıkyağı) ve kurkumin (zerdeçalın etken maddesi) ve probiyotikler yukarıda söz edilenlerin yararlı etkileriyle bir sinerji oluşturabilir.

İnflamasyon, bağışıklık ve hormonal dengesizliğin insanda duygu durumu, enerji ve iyilik halini doğrudan etkilediğinin anlaşılması, daha kişisel bir  “depresyon” tanımı yapılması gereğini doğurmuştur. ‘tek hastalık – tek ilaç’ modelinin basitliğine kapılmadan depresif hastalarda inflamasyon belirteçlerinin ve bağırsak sağlığının araştırılması tedavilerden daha iyi sonuç alınmasını sağlayacaktır.

 

Referanslar
Inflammation and its discontents: the role of cytokines in the pathophysiology of major depression. Miller et al Biol Psychiatry. 2009 May 1; 65(9): 732-741. (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19150053)
https://kellybroganmd.com/from-gut-to-brain-the-inflammation-connection/
Cytokines and cognition - The case for a head to toe inflammatory paradigm. Wilson et al. JAGS 50:2041-2056, 2002. (http://www.usc.edu/projects/nexus/faculty/deptldsg/finchcaleb/388%20Finch%20Cytokines%20and%20Cognition.pdf)
A randomized controlled trial of the tumor necrosis factor antagonist infliximab for treatment-resistant depression: the role of baseline inflammatory biomarkers. JAMA Psychiatry 70:31-41. (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22945416)
http://www.hormonesmatter.com/guts-brains-hormones/

Yüksek Standartlarda Kalite Akreditasyonu
Synevo Laboratuvarları Merkezleri TS EN ISO 15189 Tıbbi Laboratuvar Kalite ve Yeterlilik Sertifikalarına sahiptir.
10 Avrupa
Ülkesi
90 Laboratuvar
Merkezi
5.500 Uzman Personel
120 Milyon Toplam Yıllık Test
E-Posta Bülteni

E-Bültenimize üye olarak, gelişmelerden, kampanyalardan ve bizden haberdar olabilirsiniz.

Kişisel Verilerin KullanımıGizlilik Politikası
Sizi Dinliyoruz...

Kaptanpaşa Mah. Piyalepaşa Bulvarı, Ortadoğu Plaza No:73 K:4 PK.34384 Okmeydanı, Şişli / İstanbul 0850 4 20 20 20

Takip Edin

Synevo Laboratuvarları, Medicover grubun global güç ve güveni ile Türkiye’de hizmet veren, bir Synevo Network kurumudur.

© 2015 Synevo Laboratuvarları | Tüm Hakları Saklıdır.
İstanbul Laboratuvarları Ticaret A.Ş.
Sitemizde yer alan konular bilgilendirme amaçlıdır. Doktor tavsiyesi veya tedavi yerine geçmez.