Çölyak Hastalığı
Detaylı Bilgi Almak İçin Hemen Arama Talebi Oluşturun!
Danışma Hattı : 0850 4 20 20 20
Tüm Şubeler: Hafta İçi 08:00 - 18:00 / Cumartesi 08:00 - 17:00
Ataşehir-1 Şube: Pazar 08:30 - 17:00
Bodrum Şube: Hafta İçi 08:30 - 17:30 / Cumartesi 08:30 - 16:30
Ataşehir-1 Şube: Pazar 08:30 - 17:00
Bodrum Şube: Hafta İçi 08:30 - 17:30 / Cumartesi 08:30 - 16:30
Çölyak Hastalığı
Çölyak hastalığı birçok tahılda bulunan (buğday, çavdar, arpa) glutenle tetiklenen, otoimmün bir hastalıktır. Genetik olarak yatkınlığı bulunan bireylerde ortaya çıkmaktadır ve yaşam boyu süren enteropatiye neden olmaktadır. Çölyak hastalığında yer alan otoantijen, gıdalardan sindirilen glütenle olan komplekste bulunan ince bağırsağın doku transglutaminazıdır. Sadece DQ2, DQ7 veya DQ8 HLA molekülleri glutene bağlanabildiği ve onu immün sisteme sunabildiği için, sadece bu HLA tiplerini taşıyanlar hastalıktan etkilenmektedir. Hastalığa 1:200-1:500 prevalansla sık rastlanmaktadır.
Çölyak hastalığının patogenezi
Gıdalardan alınan gluten gastrointestinal enzimler aracılığıyla yıkılmaktadır. Ortaya çıkan gliadin peptitleri ince bağırsağın muköz membranı boyunca geçerek doku transglutaminazı ile (tTg) deamide edilmektedir. Komplekste, vücudun kendi doku transglutaminazıyla oluşmuş bu deamide gliadin peptitleri, bağırsak duvarının antijen sunan makrofajlarıyla emilmekte ve T lenfositlerine sunulmaktadır. Sonuç olarak aktive olan gliadine özgü yardımcı T hücreleri (Thelper) sitokin salgılamaktadır (interlökin-2 ve tümör nekroze edici faktör-α). Bunlar mukozaya zararlı olan matriks metaloproteinazlarının ekspresyonunu tetiklemekte, böylece doğrudan muköz membrana hasar vermektedir (örneğin, apoptozun tetiklenmesi yoluyla). Aktive B reseptörleri de deamide gliadin ve doku transglutaminazları karşıtı antikorlar üretmektedir. Bu antikorlar laboratuar testler ile tespit edilmektedir.
Şekil: Kompleksteki, vücudun kendi doku transglutaminazlarıyla oluşan gliadin peptitleri DQ2, DQ7 veya DQ8 HLA moleküllerine bağlanmakta ve gliadine özgü T hücrelerini aktive etmektedir. Sonuç, bağırsak mukozasının kronik enflamasyonudur.
İnce bağırsaktaki muköz membranın glutenle tetiklenen kronik enflamasyonu değişken klinik semptomlara yol açmaktadır.
Hastalar ince bağırsaktaki muköz membranın kronik enflamasyonundan, villus atrofisinden ve kripta hipertrofisinden muzdarip olmaktadır. Ortaya çıkan klinik tablolar asemptomatikten hafif ila ağır formlara kadar değişen bir aralıkta bulunmaktadır. Tipik semptomları olan hastalar buz dağının sadece bir yanını yansıtmaktadır. Çölyak hastaları aşağıdaki semptomları gösterebilir:
Hemen hemen tüm çölyak hastaları (%99,5) HLA tipleri olan HLA-DQ2, DQ7 veya DQ8'den birisini taşımaktadır.
Açıkça görüldüğü üzere, yalnızca DQ2, DQ7 ve DQ8 HLA molekülleri gliadin peptitlerini sunabilir. Bunun anlamı, bu belirtilen HLA tiplerinden birisine sahip olmayan kişilerin çölyak hastalığı geliştirmesinin neredeyse imkansız olmasıdır. Bu, HLA-DQ2/DQ7/DQ8 testini çölyak hastalığını elemek açısından çok değerli yapmaktadır.
Genel | kilo kaybı, yorgunluk, gelişme bozukluğu, anemi |
Gastrointestinal kanal | midede şişkinlik, ishal, bulantı, mide ağrısı, kusma |
Kas ve iskelet sistemleri | artralji, myalji, osteoporoz, nöbetler |
Cilt ve saç | ödem, herpetiform dermatit, alopesi |
Ağız boşluğu | aftöz stomatit, enamel hipoplazisi, dil yanması |
Endokrin sistem | Kısırlık, tekrarlayan düşük |
Açıkça görüldüğü üzere, yalnızca DQ2, DQ7 ve DQ8 HLA molekülleri gliadin peptitlerini sunabilir. Bunun anlamı, bu belirtilen HLA tiplerinden birisine sahip olmayan kişilerin çölyak hastalığı geliştirmesinin neredeyse imkansız olmasıdır. Bu, HLA-DQ2/DQ7/DQ8 testini çölyak hastalığını elemek açısından çok değerli yapmaktadır.
Çölyak hastalarında belirli hastalıklara normal nüfusa göre on kata kadar daha sık rastlanmaktadır.
Otoimmün hastalıklar çölyak hastalığıyla çok sıkı ilişki içindedir. Birlikte ortaya çıktıklarında çölyak hastalığı genellikle semptom vermez:
Otoimmün hastalıklar:
Diğer hastalıklar veya semptom kompleksleri:
Otoimmün hastalıklar:
- Duhring hastalığı
- Primer biliyer siroz
- Psöriazis
- Bağ doku hastalıkları (Sjögren sendromu; sistemik lupus eritematozis)
- Otoimmün hepatit
- Tip 1 diabetes mellitus
- Otoimmün tiroidit
- Addison hastalığı
Diğer hastalıklar veya semptom kompleksleri:
- Down veya Turner sendromu
- Crohn hastalığı
- Ülseratif kolit
- Osteoporoz
- Migren
- Epilepsi
- İrritabl bağırsak sendromu
- Depresyon ve anksiyete bozuklukları
- Bronşiyal astım
- Yükselmiş transaminazlar
- Selektif IgA yetmezliği
Çölyak hastalığının tanısı
Çölyak hastalığının fizyopatolojisinden anlaşılacağı üzere bu, ince bağırsak dokusuna yönelmiş, genetik olarak belirlenmiş T-hücre aracılı kronik inflamatuvar otoimmün bir süreçtir. Dolayısıyla tanı testlerine serolojik, genetik ve histolojik araştırmalar dahildir.
Serolojik laboratuar testleri çok önemlidir. Yüksek oranda hassas serolojik antikor testleri çölyak hastalığının tanısına olanak sağlamakla kalmaz, takip için de kullanılabilir.
Mevcut antikor testleri aşağıdakilerdir:
- Anti-doku transglutaminaz antikorları IgG/IgA
- Anti-endomizyal antikorlar IgG/IgA
- Anti-deamide gliadin antikorları IgG/IgA
Endomizyal antikorlar ve transglutaminaz IgA antikorları çölyak hastalığının varlığı için çok özgün belirteçlerdir; bu iki analizin kombinasyonu çölyak hastalığının tanısında yüksek sensitivite (duyarlılık) (~ 100%) ve spesifisite (özgünlük) (~ 100%) sağlamaktadır.
Lütfen aşağıdakileri unutmayın:
Lütfen aşağıdakileri unutmayın:
- Çölyak hastalarının %6’ya kadarında IgA yetmezliği vardır.
Bu vakalarda IgA otoantikorlarının sonuçları yalancı negatiftir ve bu nedenden dolayı değerlendirmede kullanılamaz. Bunların tespiti için eş zamanlı olarak daima total IgA bakılmalıdır.
Bilinen IgA yetersizliği durumunda ilgili IgG antikorları belirlenmelidir. Ayrıca, deamide gliadine karşı IgG antikorlarının yanı sıra endomizyal ve transglutaminaz IgG antikorlarının da test edilmesi önerilmektedir. - Antikor titreleri glutensiz gıda alımıyla azalmaktadır.
Aslında seroloji testleri (endoskopik muayenede olduğu gibi), glutensiz diyet sürdürülürken yapıldığında sınırlı bir değere sahiptir. Dolayısıyla, kan numunesi alınmadan önce dikkatli bir diyet öyküsü alınmalıdır. - Biyopsi olmadan tanı konabilir.
Şimdiye kadar, eğer antikor testleri pozitif çıktıysa tanının ince bağırsak biyopsisiyle doğrulanması önerilmekteydi (histoloji). Yeni S2k klavuzları uyarınca çölyak hastalığı tanısı bazı durumlarda, eğer anlamlı oranda pozitif serolojik sonuçlara ek olarak HLA tipleri olan DQ2, DQ7 veya DQ8’den birisi mevcutsa, biyopsi olmadan konabilir.
Çölyak hastalığı yatkınlığından sorumlu aleller olan HLA-DQ2, DQ7 ve DQ8 için test ilk olarak risk altındaki hastaları belirlemek ve çölyak hastalığını ekarte etmek için yapılmaktadır. Bunun muhtemel sebebi, bu HLA özelliklerinin çölyak hastalığı için temel ön şart olmasıdır (çölyak hastalığı hastalarının %99’u yukarıdaki HLA özelliklerinden birisini taşımaktadır). Bu HLA özelliklerini taşımayan hastaların çölyak hastalığı geliştirmesi neredeyse imkansızdır. HLA’nın belirlenmesi hiçbir diyetten etkilenmez.
Çölyak hastalığının en çok HLA ile sıkı ilişki içinde olduğunun fark edilmesi 2012 yılında yeni ESPGHAN klavuzuna (Avrupa Pediatrik Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme derneği) ve 2014 yılında Alman Sindirim ve Metabolik Hastalıklar Derneğinden, yeni S2k klavuzuna yol açtı. Her iki klavuz yeni tanı parametresi olarak HLA testini içermektedir. Önerilen tanı algoritmalarıyla bağlantılı olarak, kılavuzlar iki hasta grubunu ayırmaktadır:
- Çölyak hastalığı semptomları bulunan hastalar
- Risk altındaki asemptomatik hastalar
Çölyak hastalığı semptomları bulunan hastalarda, HLA testi sonucu pozitifse ve aşağıdaki ön şartlar yerine gelmişse tanı biyopsi olmaksızın konabilir.
- Tipik (gastrointestinal) göstergeler
- Sınır değerin 10 katından fazla yükselmiş transglutaminaz IgA antikoru titreleri
- Pozitif endomizyal antikorlara bağlı olarak serolojik pozitifliğin doğrulanması
- Glutensiz diyet altında klinik ve serolojik remisyon
Şekil 3: 2012 ESPGHAN kriteriyle ve yeni S2k kılavuzuyla uyumlu, klinik çölyak hastalığı şüphesi olduğunda tanı yaklaşımı
Yukarıdaki hastalıklara bağlı olarak hem artmış çölyak hastalığı riski olan hastalarda, hem de çölyak hastalarının birinci derece yakınlarında tanı koymaya HLA belirlemesiyle başlanmalıdır. Bunun nedeni, HLA sonucu negatifse düzenli olarak tekrarlanan antikor taramasının artık gerekmemesidir. HLA sonucu pozitifse, her iki ila üç yılda transglutaminaz IgA antikorları tespit edilmelidir.
Şekil 4: 2012 ESPGHAN kriteriyle ve yeni S2k kılavuzuyla uyumlu, risk altındaki asemptomatik hastalarda tanı yaklaşım.
Gerekli örnek materyal
Antikor testi: 5 ml serum (bu miktar birçok antikor testi için yeterlidir)
HLA genotiplemesi: 2 ml EDTA’lı kan
Kan numunesinin laboratuara taşınması kargo&kurye yoluyla yapılabilir. Genetik test için hastanın imzalı onamı gerekmektedir.
Literatür
- Brunner & Spalinger. Zöliakie im Kindesalter. Paediatrica 2005;16(3): 34.
- Felber et al. 2014: S2k-Leitlinie Zöliakie, AWMF-Register-Nr. 021/021.
- Kakinen et al. HLA-Typing in the diagnosis of Celiac Disease. Am J Gastroenterol 2002;97:695.
- Husby et al. European Society for Pediatric Gasroenterology, Hepatology, and Nutrition guideline for the diagnosis of coeliac disease. J Pediatr Gastroenterol Nutr. 2012;54(1):136.
Yüksek Standartlarda Kalite Akreditasyonu
Synevo Laboratuvarları Merkezleri TS EN ISO 15189 Tıbbi Laboratuvar Kalite ve Yeterlilik Sertifikalarına sahiptir.
10
Avrupa
Ülkesi
Ülkesi
90
Laboratuvar
Merkezi
Merkezi
5.500
Uzman Personel
120 Milyon
Toplam Yıllık Test