Alerji mi? İntolerans mı?

Gıda Alerjisi Nedir?

Gıda alerjisi, tüketilen zararsız gıda maddelerinin antijenlerine karşı bağışıklık sisteminin oluşturduğu antikorlar aracılığı ile meydana getirdiği aşırı ya da anormal bir reaksiyondur. En bilinenleri ve sık görülenleri IgE ve IgG antikorları aracılı gıda alerjileridir. IgG gıda alerjileri "Gıda Duyarlılığı" olarak da adlandırılmaktadır.

Gıda İntoleransı Nedir?

Asıl olarak gıda intoleransı, enzim yetersizlikleri, fonksiyon bozuklukları veya emilim bozuklukları yüzünden meydana gelen tüketilen gıdanın tolere edilememesi anlamına gelir. Gıda intoleranslarında bağışıklıklık sistemin bir rolü yoktur. Semptomlar, sahip olduğunuz intoleransın türüne bağlıdır.
Laktoz intoleransı - “laktaz enzimi düzeylerinin yetersizliği nedeniyle süt şekerinin sindirilememesi.”
Fruktoz intoleransı - “ fruktoz taşıyıcılarının yetersizliği nedeniyle fruktozun absorbe edilememesi”

Gecikmeli IgG Gıda Alerjisi Nedir?

IgG gecikmeli gıda alerjisi (tip III), bağışıklık sistemin spesifik IgG antikorları (sub_class G immün globülinleri) ürettiği durumlarda söz konusudur. Bu antikorlar inflamatuvar süreçlere yol açabilirler. Semptomların ortaya çıkışı, tetikleyici gıdanın alınmasından sonra 3 ila 72 saat içinde olabilir. Alerji gecikmeli olarak ortaya çıktığı için, buna hangi gıdanın yol açtığını tespit etmek çok zordur.

Gıda intoleransı ile gıda alerjisi birbirinden tamamen farklı kavramlardır. Ancak, ülkemizde çok uzun zamandır "IgG Gıda Alerjisi" yerine "Gıda İntoleransı" terimi bilimsel olarak doğru olamayan bir biçimde kullanılmaktadır.

Gıda intoleransı adı altında yapılan neredeyse tüm testler (laktoz, fruktoz intolerans testleri hariç…) gıda intolerans testi değil gecikmeli gıda alerji testleridir.

ImuPro, IgG antikorlarını tespit eden bir IgG gıda alerji testidir.

Imupro'nun Farkı

  • Dünyada en yaygın uygulanan test (50'den fazla ülkede)
  • Türkiye'de Sağlık Bakanlığı onaylı laboratuvarda çalışılıyor
  • Güvenilirliği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış
  • En geniş gıda paneli (270 alerjen)
  • Numune alımından 3 gün sonra raporlama

IgG Gıda Alerjilerinin Oluşumu

Bağırsak Hasarlarından Kronik İnflamasyona

Bir türlü kurtulamadığınız bir şikayetiniz varsa, bunun nedeni gecikmeli bir IgG gıda alerjisi (tip III) olabilir. IgG gıda alerjileri çoğu zaman fark edilmeden varlığını sürdürür. Bunun sebebi semptomların, tetikleyici gıdanın tüketilmesinden saatler hatta günler sonra ortaya çıkmasıdır. Bu durum IgG alerjilerinin teşhisini oldukça güçleştirir.  Ancak güvenilir bir tanılama testi ve beslenme konsepti olan ImuPro ile bu tip alerjiler kolaylıkla tespit edilebilmektedir.

Bağırsak İmmün Sistemi

Bağırsak immün sistemi vücudumuzdaki en büyük immün sistemdir. İmmün savunma reaksiyonlarının % 80’den fazlasının kökeni bağırsaklardadır. Bu sistem, bakteriler, virüsler ve diğer hastalık patojenleri için neredeyse aşılmaz bir bariyer oluşturduğu gibi, gıdalardan aldığımız diğer yabancı proteinler karşısında da bariyer oluşturur. Düzgün bir şekilde sindirildikleri ve zarar görmemiş, sağlıklı bağırsak mukozasından planlanan şekilde geçtikleri sürece, gıdalara karşı olağanüstü bir toleransımız vardır.
Tolerans konusunda kilit unsur, zarar görmemiş, sağlıklı bir bağırsak bariyeridir. Aşağıda, dört adımda, hasarlı bir bağırsak bariyerinin nasıl kronik inflamasyona yol açabileceğini görebilirsiniz.

Olası Semptomlar Nelerdir?

  • Şişkinlik, kabızlık, ishal, bulantı, Crohn Hastalığı, İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS) gibi mide-bağırsak şikayetleri
  • Baş ağrıları, migren
  • Obezite, kronik kilo sorunları
  • Atopik dermatit -cilt sorunları, sedef hastalığı, egzama gibi

Adım 1: Bağırsakların hasar görmesi, yanlış teşhislere yol açar İlaçlar, enfeksiyonlar, mikoz, stres ve çevredeki kimyasal zehirler nedeniyle bağırsak çeperinin bütünlüklü yapısı hasar görebilir. Bu durumda gıda partiküllerinin bağırsak hücrelerinin arasından geçip gitme ihtimali ortaya çıkar.
Bağırsak hücrelerinin üzerinden geçen gıdalar düzgün bir şekilde sindirilir ve böylece immün sistem tarafından da rahatça tolere edilirler. Oysa, bağırsak hücrelerinin arasından geçen gıdalar, tersine, yabancı olarak nitelendirilebilirler. O durumda bu istilacı proteinleri yok etmek için bir immün reaksiyon başlatılır (bkz. Adım 2).

Adım 2: Gıdalar normal olarak organizma için bir tehdit değildir. O nedenle bakteriler, virüsler, küfler ve parazitler gibi enfeksiyöz ajanların aksine, gıda maddelerini tanıyan doğal immün sistemi değil, adaptif immün sistemidir.
Bu sistem, ilgili olduğu gıdayı tanıdığında IgG antikorları üretir. Bu antikorlar hamileliğin son üç ayında anneden bebeğe aktarılır.
IgG antikorları gıda proteinlerine yapışarak bir immün kompleks oluştururlar. Kanla birlikte damarlarımızda dolaşan bu komplekslere dolaşımdaki immün kompleksler (CIC) adı verilir. Daha sonra, kompleman sistemi, immün sistem hücreleri (nötrofiller) aracılığıyla immün komplekslerin yıkımına girişir. İmmün sistem hücreleri bu kompleksleri yok ettiğinde, inflamatuvar bir reaksiyon ortaya çıkar. İnflamatuvar reaksiyon, spesifik-olmayan semptomlara (örneğin yorgunluk) yol açabileceği gibi spesifik semptomlara da (örneğin migren) yol açabilir. Bu, immün kompleksin parçalandığı, yok edildiği yere bağlıdır (bkz. Adım 3 ve Adım 4).

Adım 3:
Dolaşım sisteminde gerçekleşen bir yok etme işlemi spesifik-olmayan semptomlara yol açabilir
İmmün komplekslerin dolaşım sisteminde yok edildiği durumlarda, herhangi bir spesifik semptom göremezsiniz. Spesifik-olmayan semptomlar yorgunluk ve vücudun su tutması (ki bu, vücut ağırlığında açıklanamayan iniş çıkışlarla kendini belli eder) şeklinde olabilir. Uzun vadede, yüksek tansiyon veya metabolik rahatsızlıklar gibi sistemik semptomlar gelişebilir.
Aşağıda Adım 4’te, immün komplekslerin yok edilmesi sonucunda spesifik semptomların nasıl ortaya çıktığını görebilirsiniz.

Adım 4:
Lokal olarak gerçekleşen bir yok etme işlemi spesifik semptomlara yol açabilir
İmmün kompleks eğer bir dokuya yapışırsa, kompleks yine yok edilir, fakat bu işlem lokal olarak yapılır ve bu arada çevredeki dokular da zarar görür. Bu, migren veya IBS gibi spesifik semptomlara yol açabilir.

Dikkat: İmmün kompleks oluşturan gıda maddesinin düzenli olarak yenmesi halinde, inflamatuvar reaksiyon kronik hale gelebilir. Semptomlar (sistemik veya spesifik) hemen ortaya çıkmaz. Bir semptomun gözle görülür hale gelmesi birkaç ayı bulabilir. Çoğu zaman hafif hafif başlar, sonra zaman içinde şiddetlenir.

IgG ve IgE Karşılaştırması

Klasik IgE Gıda Alerjileri İle Gecikmeli IggG Gıda Alerjileri Arasındaki Fark

Yediğimiz içtiğimiz bir gıdanın klasik IgE gıda alerjisi (tip I) veya gıda intoleransı olarak da bilinen gecikmeli IgG gıda alerjisi (tip III) gibi birtakım sorunlara yol açmasının çeşitli nedenleri vardır. Bu alerjilerde ortak olan özellik, ikisinde de immün sistemin devrede olmasıdır. Ancak, yanıt tarzları bakımından belli farklılıklar gösterirler.

Klasik IgE Gıda Alerjisi

Klasik tip I alerji, immün sistemin spesifik IgE antikorları ürettiği durumlarda söz konusudur. Bu antikorlar gecikmesiz bir alerjik reaksiyona yol açarlar. Semptomlar saniyeler dakikalar içinde ortaya çıkar: şiddetli şişkinlik, solunum güçlüğü, ciltte kızarıklık, kaşıntı, hatta anafilaktik şok gibi...
Tip I alerjisi olan bir kişi çoğu zaman buna hangi gıdanın neden olduğunu bilir, çünkü semptomlar hemen, doğrudan ortaya çıkar. O yüzden bu tür alerjileri teşhis etmek için kan testi zorunlu değildir. IgE testleri esas olarak doğrulama amaçlı yapılır. ImuPro testleri, tip I gıda alerjilerine saptanmasına yönelik değildir.

Gecikmeli IgG Gıda Alerjisi

Tip III gıda alerjisi, immün sistemin spesifik IgG antikorları (sub_class G immün globülinleri) ürettiği durumlarda söz konusudur. Bu antikorlar inflamatuvar süreçlere yol açabilirler. Semptomların ortaya çıkışı, tetikleyici gıdanın alınmasından sonra 3 ila 72 saat içinde olabilir. Daha fazla bilgi için.
Alerji gecikmeli olarak ortaya çıktığı için, buna hangi gıdanın yol açtığını tespit etmek çok zordur. IgG testleri şüphelerin lokalize edilmesine ve sınırlandırılmasına yardımcı olur.
ImuPro diyetinde sadece IgG antikor değerleri yüksek çıkan gıdalardan uzak durmanız gerekir. Yani, zengin ve dengeli bir diyet uygulayabilirsiniz; kendinize boş yere sınırlar koymanız gerekmez. Bu şekilde belirli bir kaçınma döneminden sonra, söz konusu gıdaları birer birer diyetinize tekrar dahil ederek semptomlarınızı izleyebilirsiniz. Bu provokasyon evresi, “tetikleyici gıdalarınızın” belirlenmesinde oldukça önemlidir.

Hızlı Bir Karşılaştırma: IgE Gıda Alerjisi - IgG Gıda Alerjisi

Farklılıklar

IgE GıdaAlerjisi (tip I)

IgG Gıda Alerjisi (tip III)

İmmün Yanıt

IgE antikor üretimi

IgE antikorları aracılığıyla histamin açığa çıkması

IgG antikor üretimi

IgG antikorlarının bağlanması sonucunda inflamatuvar medyatörlerin açığa çıkması

Gıda alerjisi semptomlarının yapısı 

Örneğin kaşıntı, ciltte kızarıklık, anafilaksi, mukoz dokularda şişme

Kronik inflamatuvar şikayetler, örneğin kabızlık, Crohn Hastalığı, ishal, egzama, şişkinlik, İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS), migren, obezite, sedef hastalığı

Semptomların başlaması 

Birkaç dakika içinde gecikmesiz reaksiyon

Birkaç saatten üç güne kadar 

Tanılama

Prik te sti veya IgE kan testi + gıda yükleme testi food challenge test

IgG kan testi + gıda yükleme testi

Otizm İlişkisi

IgG Gıda Alerjisi, Bağırsak Florası ve Otizm

Dünya genelinde otizm teşhisinde son birkaç yılda büyük bir yaşanmakta ve bu durum otizm farkındalığı oluşmaktadır. Bu büyüyen problemle ilgili endişeli birçok ebeveyn, çocuklarının semptomlarını azaltmak için diyet önlemlerine yöneliyor. Vakaların büyük çoğunluğunda, bu semptomlar hem mide-bağırsak hem de duygudurum bozuklukları şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Sağlıklı bireylerle karşılaştırıldığında, otizmli çocuklar sıklıkla yoğun bir şekilde aşağıdaki semptomlarla karşılaşmaktadırlar.

  • Şişkinlik
  • Aşırı gaz üretimi
  • Geğirme ve karın ağrısı
  • İshal
  • Gastrik reflü
  • Yüksek inflamatuar barsak hastalığı oranları

Bu semptomları ortadan kaldırmak için uygulanan tipik tedavi biçimi, canlı clostridium bakterilere karşı etkisinden dolayı ishali azaltmada oldukça başarılı olan oral vankomisin (antibiyotik) ile tedavisidir. Bununla birlikte, yapılan araştırmalar gösteriyor ki vankomisin tedavisinin sona erdikten 2 hafta sonra, çocukların davranışları önemli ölçüde kötüleştiyor. (muhtemelen sporların uygun şekilde yok edilememesi nedeniyle.) Bu durum sürekli artan antibiyotik direncine ve daha spesifik olarak vankomisine dirençli patojenlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu terapi kısa süreli bir iyileşme konusunda etkilidir ancak uzun vadede semptomlar daha da kötüleşebilmektedir.
“Bu iyileşme, her bir anti-mikrobiyal ilaç takviyesinde koruyucu bakterileri florasının bozulmasına yol açan kısır bir döngü oluşturduğu için kısa ömürlüdür.”

Bağırsak bakterileri veya mikrobiyom ile davranışlar arasındaki bağlantı nedir?

Cevap, şu anda tıbbi olarak bağırsak-beyin ekseni veya bağırsak-mikrobiyom-beyin ekseni olarak bilinen eksene dayanmaktadır. Bu eksen bağırsak bakterileri ve enterik nöronlar arasındaki doğrudan bağlantıyı temsil eder. Psikolojik durumu ve ruh halini sindirim ve bağırsak hareketliliğinin etkilediğini uzun zamandır biliyor olsak da,tersi durumda da sindirim ve bağırsak mikrobiyomunun, bu eksen üzerinden ruh halimizi ve psikolojik durumuzu doğrudan etkilediğini gösteren yeni kanıtlar ortaya çıkıyor. Bağırsak, otizm patofizyolojisinde oldukça hassas bir faktör olduğundan, otizmli çocukların gastrointestinal kanalındaki bakteri bileşimine genel bir göz atmak oldukça önemlidir. Sağlıklı bireylerle karşılaştırıldığında, otizmli hastalarda Bifidobacterium, Lactobacillus, Sutterella, Prevotella ve Ruminococcs dengesizliği olduğu ve bu durumun bağırsak disbiyozuna yol açtığı görülmektedir. Bu disbiyoz (bağırsak mikrobiyotasının kalitesi ve miktarında meydana gelen dengesizlikler), iltihaplı bağırsak hastalığı, atopik hastalık ve obezite dahil olmak üzere bir dizi başka hastalıkta da görülür.
“Otizmli çocukların ebeveynleri genellikle davranışsal belirtilerin bağırsak problemleriyle örtüşme eğiliminde olduklarını söylemektedirler.”

Bağırsak-beyin eksenin, IgG gıda alerjisi (Gıda duyarlılık / İntoleransı) ile ne ilgisi var?

Otizm ve gıda duyarlılığı arasındaki bağlantının, otizmli hastalarda görülen intestinal geçirgenlik bozulmasından (diğer bir deyişle sızdıran bağırsak) kaynaklı önemli bir faktör olduğu görülmektedir . BioMed Research International'da yayınlanan 2013 yılında yapılan bir araştırma, 206 hastanın (Otizmli 162) bağırsak geçirgenliğinin, otizimlilerin % 25.6'sında, sağlıklı çocukların ise % 2.3'ünde arttığını ortaya koyuyor. Bu önemli bir bulgu!

Bağırsak duvarlarının geçirgenliğinin artmasının, daha büyük sindirilmemiş proteinlerin kana karışmasına neden olduğunu biliyoruz. Bu durum da tip III alerjilerin veya gıda duyarlılığının gelişmesine neden olmaktadır. Vücudunuz, bozulmuş bağırsak bariyerinden geçen bu proteinlerden korunmasına yardımcı olmak için, bağışıklık sistemi tarafından IgG antikorları oluşturmak için bir reaksiyon başlatır. IgG antikorları daha sonra kan dolaşımında bir immün kompleks oluşturarak besin proteinlerine sabitlenir. Bu immun kompleks bir dokuya sabitlenirse, öncelikle inflamasyona ardından kişiden kişiye değişen spesifik semptomlara neden olan doku hasarına yol açar.  Sonuç olarak güvenilir bir test yapılmadan hangi gıda maddelerinin hangi semptomlara yol açtığını bulmak neredeyse imkansızdır.
İmmün kompleksi oluşturan gıdalar düzenli olarak tüketilirse, ilgili dokuda kronik inflamatuar bir reaksiyon oluşur. Bu durum, gıdalar beslenemeden çıkarılana ve bağırsak geçirgenliği giderilene kadar devam eder.

Gluten ve kazein, buğday (ve diğer tahıllar) ve inek sütünde bulunan proteinler genellikle bu bağışıklık reaksiyonunu tetikleyen şüpheli listesindedir ve pek çok ebeveyn bu yiyecekleri çocuklarının beslenme programından çıkarması konusunda bilgilendirilir.
Ancak, IgG testi konusundaki 18 yıllık deneyimimiz sonucunda, otizmi olan veya olmayan hastalarda sadece gluten ve inek sütü değil herhangi bir yiyeceğin kronik inflamatuar kaynağı olabileceği açıkça görülmüş.

Referanslar:
Szachta P, Bartnicka A, Galecka M & Skonieczna-Zydecka K. 2015. ‘Microbiota disorders and food hypersensitivity in autism spectrum disorders; what do we know?’ in Journal of Experimental and Integrative Medicine. Vol 5
De Magistris, L., Picardi, A., Siniscalco, D., Riccio, M. P., Sapone, A., Cariello, R., Abbadessa, S., Medici, N., Lammers, K. M., Schiraldi, C., Iardino, P., Marotta, R., Tolone, C., Fasano, A., Pascotto, A., Bravaccio, C. 2013. ‘Antibodies against Food Antigens in Patients with Autistic Spectrum Disorders.’ in BioMed Research International. Vol 2013

Yüksek Standartlarda Kalite Akreditasyonu
Synevo Laboratuvarları Merkezleri TS EN ISO 15189 Tıbbi Laboratuvar Kalite ve Yeterlilik Sertifikalarına sahiptir.
10 Avrupa
Ülkesi
90 Laboratuvar
Merkezi
5.500 Uzman Personel
120 Milyon Toplam Yıllık Test
E-Posta Bülteni

E-Bültenimize üye olarak, gelişmelerden, kampanyalardan ve bizden haberdar olabilirsiniz.

Kişisel Verilerin KullanımıGizlilik Politikası
Sizi Dinliyoruz...

Kaptanpaşa Mah. Piyalepaşa Bulvarı, Ortadoğu Plaza No:73 K:4 PK.34384 Okmeydanı, Şişli / İstanbul0850 4 20 20 20

Takip Edin

© 2015 Synevo Laboratuvarları | Tüm Hakları Saklıdır.
İstanbul Laboratuvarları Ticaret A.Ş.
Sitemizde yer alan konular bilgilendirme amaçlıdır. Doktor tavsiyesi veya tedavi yerine geçmez.